KAYBOLAN MESLEKLER
Birçok meslek dalı, mekân, zaman ve şartlara göre değişip, dönüşüme uğramış, bazıları ise kaybolmaya yüz tutmuş. El işçiliğinin yerini seri üretim yapan makineler almış, böylece teknoloji ve ekonomik gelişmeler çoğu mesl
Birçok meslek dalı, mekân, zaman ve şartlara göre değişip, dönüşüme uğramış, bazıları ise kaybolmaya yüz tutmuş. El işçiliğinin yerini seri üretim yapan makineler almış, böylece teknoloji ve ekonomik gelişmeler çoğu mesl
eği de saf dışı bırakmıştır. Eski İstanbul’da, şimdilerde görmediğimiz ve unuttuğumuz meslek dallarına da rastlamaktayız. Bu meslekler, dükkâna bile gerek olmadan bazen bir sokak arasında, bazen ise bir köşede ifa ediliyordu.
Eski İstanbul, büyük hanlar, çarşılar, meydanlar ve pazarlarıyla ticaretin merkezi konumundaydı. Eski İstanbul’u okurken, aşina olmuşuzdur muhakkak, bir arzuhalciye, abacıya, mahyacıya, çığırtkana… Kaybolmaya yüz tutmuş bu meslekler, bir dönemler ekmek kapısıydı. Sanayileşme, modernleşme ile beraber de “nostalji” oldu kaldı akıllarda.
Eskiden “abacılar” pek meşhurmuş, Evvela dervişler, ilmiye sınıfı mensupları ve medrese talebelerince yünde dövülen bir kumaş olan aba, çok tercih edilirmiş. Abanın su geçirmediği ve elverişsiz hava koşullarına dayandığı keşfedilince, çoğu giysi ve binek hayvanının teçhizatında aba kullanılır olmuş. Aba yapımında dink (aba gibi şeyleri dövmek için kullanılan araç) çalıştırmak için su gerektiğinden, bu esnaf Beyazıt, Eyüb, Yenikapı ve Samatya’da toplanmış. Abacıların yoğun olduğu sokak ve caddeler “Abacılar” ismini almış. Şimdilerde abacılar, hazır giyim ve seri üretimle önemini yitirdi.
(Kaynak: gencyorumcu.com)
Eski İstanbul, büyük hanlar, çarşılar, meydanlar ve pazarlarıyla ticaretin merkezi konumundaydı. Eski İstanbul’u okurken, aşina olmuşuzdur muhakkak, bir arzuhalciye, abacıya, mahyacıya, çığırtkana… Kaybolmaya yüz tutmuş bu meslekler, bir dönemler ekmek kapısıydı. Sanayileşme, modernleşme ile beraber de “nostalji” oldu kaldı akıllarda.
Eskiden “abacılar” pek meşhurmuş, Evvela dervişler, ilmiye sınıfı mensupları ve medrese talebelerince yünde dövülen bir kumaş olan aba, çok tercih edilirmiş. Abanın su geçirmediği ve elverişsiz hava koşullarına dayandığı keşfedilince, çoğu giysi ve binek hayvanının teçhizatında aba kullanılır olmuş. Aba yapımında dink (aba gibi şeyleri dövmek için kullanılan araç) çalıştırmak için su gerektiğinden, bu esnaf Beyazıt, Eyüb, Yenikapı ve Samatya’da toplanmış. Abacıların yoğun olduğu sokak ve caddeler “Abacılar” ismini almış. Şimdilerde abacılar, hazır giyim ve seri üretimle önemini yitirdi.
(Kaynak: gencyorumcu.com)